Aşkın dili, dini, rengi hele ki siyaseti hiç yoktur. Korkmayın, aşık olun ve aşkınızın arkasında durun...

31 Ekim 2012 Çarşamba

Kitap ve oyuncak kumbarası

Bugün facebook da boş boş gezinirken böyle bir paylaşımla karşılaştım ve çok keyiflendim. Oldukça takdir edilesi, beğenilesi ne bileyim sevinilesi bir proje olmuş:)
Kendi adıma çok sevindim ve bu kimsenin gözünden kaçmamalı diye düşünüp önce facebook profilimde, sonra da burda sizlerle paylaşmak istedim.
SİZCEDE BÖYLE FİKİRLERE İHTİYAÇ YOK MU?



KİTAP VE OYUNCAK KUMBARASI
Giresun Atatürk Meydanı'nda kurulan bu kumbara vatandaşlar tarafından büyük ilgi gördü.
Bir para kumbarası şeklinnde tasarlanan 2,30 metrelik dev kumbara şimdiden halkın beğenisini toplamış durumda.
Yapılan bu hizmetle ilgili bir açıklama yapan Giresun Belediye Başkanı Kerim Aksu, bu kumbaraya atılan oyuncak ve kitapları ihtiyaç sahibi çocuklara ulaştıracaklarını ifade ederek, tüm Giresun halkına, kullanılmayan kitap ve oyuncakları Atatürk Meydanı'na kurdukları dev kumbaraya atmaları için çağrıda bulundu.
Konu üzerine görüşlerini belirten vatandaşlar ise: "Sayın başkanımız tıpkı ekmek toplama sepeti gibi farklı bir projeye daha imza attı. Bir çoğumuzun evinde kullanılmayan kolilerce kitaplarımız var. Bunların atılmasındansa, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması gerçekten çok önemli bir hizmet. Yine büyüyen çocuklarımızın kullanılmayan oyuncaklarının da başkalarının yüzünü güldüreceğini bilmek bizleri mutlu ediyor." şeklinde konuştu.

27 Ekim 2012 Cumartesi

Bayram sonu Gizli Anların Yolcusu/Ayşe Kulin

işte bu kitabında sonuna geldimmmm....
Bayramın sonu ve kitabın sonu...
Aslında dün akşam bitmişti kitabım ama yazacak kadar gücüm kalmadığı için bu sabah erkenden bilgisayarımın başında aldım soluğu.
Önce birazcık bayramdan bahsetmek istiyorum. Bayramları halaa bir çocuk gibi seviyorum her ne kadar çocuk gibi geçiremesek de... Dayanışma aileyle paylaşımlar kocaman kocaman ailenin evinin içini doldurması...
ve hiç gücenmeden ve üşenmeden her çalan kapıya kahve pişirmem, evin içinin kahve kokusuyla dolup taşması.
Yani seviyorum ben bayramları.
Gelelim kitabımaa...
Okuduğum ikinci Ayşe Kulin kitabıydı ve oldukça etkileyici bir kitaptı yine.
Kitap hakkında hiçbir bilgim olmadan kitabı okumaya başladım, hakkında yazılmış hiçbir yorumu okumadan, hatta konusunu dahi bilmeden. Konusunu kitap bitince gözattığım yorumlardan anladım ki, okumuş olsaymışım kitabı okumaktan vazgeçebilirmişim. Okumaya başlayınca sanmayın ki çocuğunu kaybetmiş bir annenin aile içi dramından bahsedicek yanılırsınız, sanmayın ki çaresizlik için de bir adamın metres hayatından bahsedicek yanılırsınız, konular o kadar iç içe ki!...Hikaye içinde hikaye. Tabu kamış hayatlara tanık olucaksınız. Boranın çaresizliğine çaresizliğiyle ortak olan İlhami'yi  okurken aşkın başka boyutunu da görüceksiniz. Okumak isteyenlere de önerim yorumlara pek aldırış etmeden önyargısız yaklaşın bu kitaba ve okuyun derim...
içinden altını çizdiğim  kesitlerden yazmak istiyorum...


"Çaresiz bir küçük oğlan, defalarca tecavüze uğramasının acısını kimseye anlatamıyor, dinletemiyordu. Duvarları anlayışsızlık olan bir hücrede can havliyle dört dönüyordu.Kocaman gözlerinde korku, nefret ve çaresizlik vardı. Bu ürkek, çelimsiz, sevgi yoksunu çocuk, elimdeki sayfalardan sıyrılmış, yatağımın ucuna gelmiş, kollarını bana uzatmış, benden yardım dileniyordu."

...

"Dokuz yaşından itibaren korkunç istismarlara duçar olan ve sonunda azmiyle cehenneminden kaçmayı beceren çocuğun hayatla mücadelesi müthişti. İnanılmazdı. Nefessiz kalmıştım, boğulacak gibiydim."

....


"Rüzgarla bütünleşmek, insanın ahlaki yargılarından arınıp dünyayı evi olarak hissetmesidir diye yazmıştı bir yazar, Ustam Rüzgar adını verdiği kitabında, rüzgara uymayı reddeden bir denizci, görme, düşünme, hissetme ve içine düştüğü açmazda karşılık verme yeteneğinden yoksun kalır...   ...Düşündüm ki aşk da aynı rüzgar gibiydi, ona boyun eğmek, onunla bütünleşmek şarttı, karşı koymak imkansızdı. Hele bir de Bora'nın şiddetine kapıldıysanız!"

...

"Acı çekmenin türleri, çeşitleri ve Allah'ın da bir bildiği vardı ki, her kula en azından bir acı mutlaka düşüyordu. Birgün kaçınılmaz olarak benim de sevdiklerime vereceğim acıyı düşününce ürperdim, bana biçilen kaderde, şairin dediği gibi, tersine akıyordu hep içimin ırmakları."

...

"İlk aşk sabunköpüğü gibi bir şeydir. Biraz da inattır, biliyor musun, takıntıdır, gençler yaşamaktan çok hayalini kurarlar ilk aşkın. Rüzgar gibi gelir, geçer. Aslında yirmibeşinden önce aşk nedir pek anlamaz insan, şarap gibidir aşk, has aşk, olgun çağda gelendir ki, vurgun yemiş gibi olur insan, feleğini şaşırır."
...



16 Ekim 2012 Salı

okuma köşesi mimi buyrun...

izlenimlerin derinliği mimlenmiş ve bizleride mimlemiş. Ben de ilk defa bir mime cevap yazacağım:)
mim şöyle ki!...

Bu bir okuma köşesi mimidir...
Sen de okuma köşene dair bilgilerini senin gibi kitapkurdu arkadaşlarınla paylaşırsan memnun olurum...
ben çok gürültülü ortam olmadığı sürece heryerde okuyabilirim (domuşlarda bile). Çantamda mutlaka kitabım vardır.
Evimden bahsetmek isterim. Oturma odamızda bir köşem koltuğumuz bulunmakta. O köşesi yok mu o köşesi... sıcacık köşesi orası benimdir. 
Orada okurum...
Mutfağımız... Küçük ama şirin mutfağımız.Pencerenin önünde bir masamız vardır. Sabahları serin öğleden sonralı güneş görür. Burda vakit geçirmeyi de severim.
Burada da okurum...
Odama gelince... Odamı çok seviyorum ama yatağımda kitap okumayı daha çok seviyorum:)
Yatağım masamın yanında, duvara dayalı olduğu için de ben orda sadece uyumak değil nete girmek, ders çalışmak, kitap okumak orda oturup orda kalkıyorum yani anlayacağınız...
Sevgili Ebru'nun da dediği gibi benim de hayalim böyle bir köşe işte...
ve bunlar daaaaa:)))



ve benden bu kadar yazamadım çok fazla birşey 
hadi tüm blog arkadaşlarımı da mimliyorum buyrun bakalım...







15 Ekim 2012 Pazartesi

Yazar ayları...Ayfer Tunç/Bir Maniniz Yok ise Annemler Size Gelecek

Yazar ayları diloşun kayfesi'nin güzel etkinliğiyle başladıııııııııııııı!...
Her ay bir yazarın kitaplarını okuyup yorumluyor ve yazarın tanınmasına katkıda bulunuyoruz.
Ekim ayı yazarımız da Ayfer TUNÇ...
Ben daha önce okuduğum bir kitabı ile katılıyorum.

BİR MANİNİZ YOK İSE ANNEMLER SİZE GELECEK/70'Lİ YILLARDA YAŞANTIMIZ
Kitabı okuyarak 70'li yıllara çok yakından tanıklık ediyorsunuz. Siyasi olaylarından tutun da günlük yaşantılarına kadar. Kitabın konusu zaten sizi içine çekerken, Ayfer Tunç'un akıcı öykücülüğü ile roman tadında o yılların sokaklarında buluyorsunuz kendinizi.
O yıllarda doğmak ve o yılların hiç bitmemesi lazımmış demiştim okuduğumda:)

Beni ilk kitabın ismi ilgimi çekip kitabı elime almıştım. O ilgi çekici kapaktaki minicik pastel renk elbiseli beyaz çoraplı kız çocuğunu görünce de iç sesimi bastıramamıştım.
"OKUMALISIN...OKUMALISIN...OKUMALISIN..."
Okudum ve iyiki de okumuşum. 
Bu kitabı herkesle paylaştım. Hemen arkamdan 3 kişinin okumasını sağladım. Bu arada konu açılmışken, okuyup beğendiğim kitaplarımı  3 arkadaşıma verip mutlaka onların da okumasını sağlarım. Böylece çok güzel bir paylaşımda bulunduğumuza inanıyrum.(ama kitabımı sonra mutlaka ama mıtlaka geri alırım. kitaplarım üzgünüm çok kıymetlilerdir. onları paylaşamam:D)

eveeeeeet!...
bu güzel etkinliğin üzerine sahi kimdir bu Ayfer TUNÇ etkinliği ben de böyle desteklemek isterim:
Tarihimizi oldukça iyi bilen yazarımız 1964'de Adapazarı'nda doğmuş. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunudur. 1989'da bir öyküsüyle Cumhuriyet gazetesinin düzenlediği bir öykü ödülünü almaya hak kazanmıştır. 2003'de Saik Faik Abasıyanık'ın öykülerinden uyarlayarak yazdığı "Havada Bulut" adlı senaryosu TRT trafından filme çekilmiştir. Kısacık hayatından da böylece bahsetmiş oldum:)
sizlerede keyifli okumalar...

12 Ekim 2012 Cuma

Puşkin/Yüzbaşının Kızı

ve bir kitap daha bittiiiiiiii!...
Rus romancılığında önemli bir yere sahip olan Puşkin'in adını hep duyardım ama henüz okumaya vakit bulamamıştım. Okuduktan sonra anladım ki; akıcı ve berrak yazı diliyle hem ayaklanmayı hem de aşkı bir arada o kadar etkileyici bir şekilde anlatmış ki kitap kendiliğinden akıp gitti zaten. Tek sıkıntı vardı:))
Rusça isimleri sık sık birbirine karıştırdım:)
Pugaçev'in önderliğindeki isyancıların ilginç yaşamları, Marya İvonovna'nın masumiyeti, Pyotr Andreyç'in tüm engellere rağmen vazgeçmediği güçlü aşkı...
yani diyeceğim o ki
okuyun 
kaybetmezsiniz oldukça akıcı bir roman...
şimdi elimdeki diğer kitabıma dönüyorum :))
en kısa zamanda yeni bir kitap yorumuyla burada olurum:) Blog sahibi olduğum günden beri sanki daha eğlenceli hale gelmeye başladı kitap okumak:)







izlenimlerin derinliği çekilişine katıldııııım ve hediye kitaplarım geldiiiiiiii:)

veeeeeee
bugün hediye kitaplarım kitaplığımda yerini aldılarrrr:)
hediye almayı çok seven ben hele ki bu hediye kitap ise şu anki mutluluğumu anlatamam:)
blogum olduğu için şimdi daha çok mutluyum çünkü
hem samimi sıcak insanlar tanıdım hem de kitaplarla daha fazla samimi olmaya başladım. 
EBRU seni tanıdığım için de ayrıca çook ama çok mutlu oldum.
çok teşekkür ederim :)
şimdi gelelim mutluluklarıma:)))


11 Ekim 2012 Perşembe

dergilerimmmm çok kıymetlilerimmm

Uzunca bir süredir gazetelerin kitap eklerini almaz denk gelmez olmuştum. Bugün aklıma geldi ve Milliyet Kitap ekini almak için gazete bayiine gittim büyük bir hevesle. Ne yazık ki eki yoktu üzülerek döndüm eve ve başladım kitaplığımda temizlik düzenleme yapmaya derkennnnn.......
Ahhh dergilerim...
Eminim hepimizin bir dergi geçmişi olmuştur. Ben çook küçük yaşta gazetelerin dağıttığı dergi ve kitaplarla başlamıştım bu koleksiyon yaratma işine:) İlk gençlik yıllarımda(yaşlanmadım daha 1988 doğumluyum:)) belirtmeden geçmiyeyim dedim:)) ama hani böyle 12-13 yaşlarında bir tanıdık sayesinde HEYGIRL ile tanışmıştım:)) hala gördükçe alasım gelir:)) ve eskilerde hala kitaplığımın alt kısmında yerlerinden hiç ayrılmadılar ne kimseye verilir ne de atılır onlar:)
Gel gelelim asıl CAN dergilerime hiç kıyamadıklarıma.
Bugün kitaplığı karıştırınca indirdim ve blogumda da bahsetmek istedim.öncelikle:
ARTİST sanat dergilerim...
almaktan vazgeçmem sanırım bir dönem bocaladı ama sonraları yine güzel sayılar çıkarmaya devam etti. Bir süredir alamıyorum ama görüncede bırakamıyorum.
evimde oldukça fazla mevcutlar:)
sonra

yine sanat dergilerimden MİLLİYET SANAT:
VEEEEE
bir zamanlarımın ennnnn değerlileri hoş hala değerliler ama artık almayı bıraktım
neden bıraktım bilmiyorum ama
çoooook seviyorum bunları
"k" edebiyat dergilerimmmm...


10 Ekim 2012 Çarşamba

sınav sezonu açıldı:)


Bugün yeniden anladım ki belli bir yaştan sonra İngilizce artık sıkıca hale gelmeye başlıyormuş. Yeni öğrendiğim her bilgide çok heyecanlanan ben iş speakinglere gelince öğrendiğim herşeyi unutan yine ben.
Dinlerken herşeyi öğrendim tamamdır diyorsunuz fakat kelime bilgisinin azlığından mı yoksa yanlış yapma korkusundan mıdır bilinmez. Bildiğim kalıpları bilmediğim tek bir kelime ile yıkabiliyorum.
Vazgeçmek de istemiyorum ama bu yıl çok boğuşucaz sanırım bu İngilizceyle:)
Kendi kendime kızıyorum şimdiye kadar neden kaçmışım acaba okulda öğrendiklerimle kalmışım:(
Ha bir de okullarda bir şeyleri yanlış öğrendiyseniz zamanında onu düzeltmek de epey zaman alıyor:)
offf Phrasal Verb ler heeeeeeepsi birbirine girdi:))
Bu yıl 
:)
KPSS
KPDS
ÜDS
ALES
hepsi beni bekliyorlar nasıl mutluyum anlatamam:):):):)


8 Ekim 2012 Pazartesi

Irıs Galey/Babam Öldüğünde Ağlamadım

zor bir yaşam başkalarının dokunuşlarıyla daha zor bir hale nasıl getirilir...


Bu kitabı bir arkadaşım tututşturdu elime çok etkilendim sen de okumalısın diye... Konusunun çok farklı olabileceğini düşünmüştüm, ne bileyim duygusal dramatik üzülerek hüzünlenerek okuyacağımı falan...
Aksine öfke ile okuduğum bir kitaptı...
İlk başlarda bırakmayı düşündüm. Ama neyse ki kitabı bitirebildim.
Kitaptan hiç hoşlanmadığımı söylemek isterim...


arka kapaktan;

Irıs sırrını açıkladığında 14 yaşındaydı.İki gün sonra babası kendisini vurarak intihar etti. Bir kız enstitüsüne gönderilen  Irıs, bir daha bu konuyu asla açmadı. Ta ki 40 yıl sonra Yeni Zelanda'da televizyonda ensest üzerine bir program görüp kendi hayat hikayesininin trajedisini yazmaya başlayıncaya kadar... 

....
içinden;
Sanat, içinde kendimi unuttuğum tek şeydi.
...
ve insanlar savaşlarda, savunmasız çocuklara ve hayvanlara neler yapmışlardı. Niçin sadece sevgi, güzellik, mizah ve iyi duygular olamıyordu? Niçin kıskançlık, para hırsı, illüzyonlar ve rekabet vardı. Mozart'ın "Büyülü Flütler'ini " dinlediğimde böyle büyük ve saf bir eser yaratabildiği için gözlerim yaşarıyordu! Benim için Mozart diğer tüm komporizotörlerden daha çok "ızdırabı yenmiş"ti.
...
"Birçok insanın sevme kabiliyeti yoktur sevemez veye bundan korkar" diyordu bana, "Gerçek insanlık, paylaşmaktır, kendini ifade etmektir ve birikte gelişmektir, ancak sevgi suçluluk duygusu altında eziliyorsa insan kızgın, kinli ve sonucunda da yıkıcı olur.
...

5 Ekim 2012 Cuma

Antalya Kitap Fuarımız açılmıııııııııııışşşşş!...

Antalyaaaaaaaaaa!...
3. Uluslararası Antalya Konyaaltı Kitap Fuarı başlamış da benim haberim nasıl olmamış anlamadım...
Ana teması "İnsanı Okumak" olan 5-14 Ekim tarihlerinde düzenlenecek fuarda yine yerli yabancı çok sayıda yayınevi ve yazar Antalya'lılarla buluşucak.





ben geç kalmış olsam da hemen gidicem imkanı olan kaçırmasın derim:)