Aşkın dili, dini, rengi hele ki siyaseti hiç yoktur. Korkmayın, aşık olun ve aşkınızın arkasında durun...

14 Ekim 2013 Pazartesi

gülümseten telaşlarınız , mutlu bayramlarınız olsun:)



Bir hafta önceden başlardı telaşı. Evin içinde bir hengamedir alır başını giderdi.
Bayram sabahı gelip çatınca da erkenden kalkılırdı. Babalar namaza gidecek diye anneler de erken kalkar evin içini mis gibi kızarmış ekmek kokusu sarardı. Bayramlıklar da erkenden giyilir, aman kirlenmesin diye özen gösterilirdi.Gıcır gıcır ayakkabılar, renkli renkli bayramlıklar, yeni yıkanmış taranmış mis gibi saçlar, pırıl pırıl çocukluk işte..

Kalabalıkça bir bayram kahvaltısı çekilirdi. Kahkahalarla yenir sofradakiler, hiç o kadar doyulmazdı bir yıl boyunca. O kahvaltı da sevgi vardı ya tıka basa doyardın. Bir an önce çıksak evden el öpsek gezsek dolaşsak isterdin. Sonrasında parka gidilecek belki hamburger döner yenilecek günlerimiz de kalsın diye akraba ziyaretleri bir an önce olsun bitsin isterdin.

Bayramlar kokardı bir de bayram kokardı, bilirdin yani bayramın geldiğini mis gibi kokusundan telaşından.

Babalar sokaklarda olurdu o gün çalışmazlardı, hani böyle ütülenmiş pantolon ve gömlekleriyle babalar evlerin önlerinde sokaklarda olurdu. Annelerde yine hep telaşlı hep bir şeyleri düzeltme derdinde ama bilirdin sıkıntılı değil gülümseyen telaştan hani. Görünce o manzarayı ciğerlerime kadar mutluluk dolardım. Mutluluktan nefes alamazdım. Unutuverirdim olmayanları, olmayan yanlarımızı.

Hep koştururdum da yorulmazdım. Bayramda yorulur mu hiç insan ...
Güzel bayramlarım vardı benim de, hissettiğim bayramlarım
Ne değişti de bayramları hissedemez olduk, koklayamaz, göremez, heyecanlanıp sevemez olduk.
Neden yorulur olduk.
ve
Neden olmayan yanlarımız acır oldu zamanla geçmesi gerekirken artar oldu olmayanlarımız neden aranır oldu...

Biraz buruk bir bayram yazısı mı oldu bu ne
Aslında hiç hesapta yoktu bunları yazmak, güzeldir bayramlar herşeye rağmen. Hayatın durağanlığından birkaç gün de olsa soyutlarsınız kendinizi. Çocuklarınızla oynarsınız mesela. Annenizin babanızın hala sıcağında ısınırsınız. Güzeldir bayramlar.
Şimdiden mutlu bayramlar...


2 Ekim 2013 Çarşamba

Yakut Yüzük / Diane Haeger


Güzel kitabımın da sonuna geldim. Sonuna geleli aslında birkaç gün oldu ama vakit bulup da blogumun başına oturmam zamanımı aldı biraz.
Keyifle okuduğum bir kitaptı.
Ahh Margarita Lutti...
Signora mio:)
Yıl 1520.
Sanatının doruk noktasında bir ressam Raffaello, Madonna tabloları için o eşsiz güzelliği ararken Trastevereli köylü küçük fırıncı kız ile karşılaşmaları  ve aralarındaki aşk...
Yer yer aralarındaki aşkın en mahrem anlarına tanık olsanız da, o kısımları sabırla geçebildiğiniz sürece oldukça keyif alacağınız bir kitap
Kitabı anlatmaya başlayacağımdan korkarak yazmaktan vazgeçmeyi düşünüyorum. Ama kitabı çok beğendiğim için de tavsiye ediyorum.
Betimlemeler o kadar hoştu ki Margarita'ya siz de aşık olabilirsiniz...
İçine sanat kaçmış kitaplar böyle biraz daha fazla mı güzel oluyor sanki ne:)


Kitap fuarından edindiğim ayraçlarımdan meşhur altın oran ayracımı da göstermeden geçemeyeceğim:)
ve 
Eylül de bitti:)
Soğuk havalar, sıcak kahveler, yün kazaklar, polar battaniyeler ve yağmurlu pencerelerin arkasından farklı kişiler, yerler, olayların içinde misafirlik edeceğimiz yeni kitaplar...
Kitap mevsimi gelmiş bulunmakta:)
Kimler hangi kitaplarla hazırlık yaptı kışa merak ediyorum doğrusu, paylaşırsanız sevinirim:)
Ekim okumalarında görüşmek üzere...