Aşkın dili, dini, rengi hele ki siyaseti hiç yoktur. Korkmayın, aşık olun ve aşkınızın arkasında durun...

18 Mart 2013 Pazartesi

Kürşat Başar /Kış İkindisinin Evinde

Kış İkindisinin Evinde Kürşat Başar'ın ilk kitabı olup 1989 yılında Haldun Taner Öykü ödülünü almış, oldukça etkileyici bir üsluba sahiptir. Benim Kürşat Başar'la ilk tanışmam Başucumda Müzik ile olmuştu. Çok etkilenmiştim ve Kürşat Başar okumaya devam etmeliyim demiştim... 
Evet geç de olsa yeniden bir Kürşat Başar kitabıyla,  sahafta karşılaştık... ve konusuna içeriğine bakmadan aldım geldim.
Kış İkindisinin Evinde;
Bir acının anatomisi diye tasvir etmek istedim nedense...Okuduğunuz her satırda kalbinizi acıtmayı başarıyor, hele ki bir de yaralıysa kalbiniz; tekrar tekrar yaralandığını hissediyorsunuz...
Altı çizilesi oldukça fazla cümle vardı, buraya yazmaya kalkışmadım ama öyle bir yer vardı ki!...
Ben oraya takılıp kaldım...

***
"Aşk sihirli bir yolculuktu, yalnızca bir kez yapılacak bir yolculuk, geri dönülemeyen bir yolculuk. Ve sonraki tüm aşklar o ilk coşkunun yeniden hatırlanması, yeniden yaşanmaya çalışılmasından başka birşey değil..."
***
Uzun süredir saplantı haline gelmişsse acılarınız içiniz rahat okuyabilirsiniz. Ama yenilenmek üzereyseniz eğer biraz daha bekleyin derim bu kitabı okumak için...


13 Mart 2013 Çarşamba

Babalar ve Oğullar/ Turgenyev

Uzunca bir süredir elimde olmasının sebebi, okumaya verdiğim aradan kaynaklanıyordu. Kitaplarımı bir yana atarak herşeyin yolunda gitmesini beklemek ise hiç mantıklı gelmedi. Kendim için severek yaptığım en önemli etkinliğimi hiçe saymak hiç hoş olmadı ve kendimi kınadım.
Şimdi yeniden kitaplarım için bahane yaratmak yerine zaman yaratmaya çalıştığım günlerimde elime yeniden aldığım kitabımı bitirdim.
Ara verip soğutmasam oldukça keyifli giden bir kitaptı aslında...
Yinede keyifle bitirdim.
Şimdi yarım kalan tüm itaplarıma geri dönüyorum kısa sürede kitaplığımda okunmamış kitabım kalmayacaktır
veeeeeeeeeeeeee...
Yeniden kitap siparişi vericem:)


şimdi gelelim kitabıma:
Kitap hem babalar ve oğullar arasındaki kuşak çatışmasından bahsederken hem de dönemin toplumsal ayrımından oldukça etkili bahsetmekte. Özellikle Bazarov, bu iki ayrımın da göbeğinde bir karakter.

Bazarov bir nihilisttir. İnançlara geleneklere tam anlamıyla karşıdır. Kadınlara olan düşkünlüğünün yanında aslında aşka da karşıdır. Aslında Bazarov'un içinde hissettiğim duygusallığın bana özgü bir izlenim mi yoksa her okuyan aynı fikirde midir seçemedim. Herşeye karşı olmasının yanında başka nedenler aramaya kalkıştım. Kitabın akışını bırakıp Bazarov'a takıldım nedense...
Bir boşvermişlik, yalnızca ve yalnızca bilime adanmışlık gibi gözüken kişiliğinin altında belki de duygusal olarak bağlanmaktan kaçınmak vardı. Bu da onu hem aşka hem aileye hem geleneklere... ve dahasına karşı takındığı tavır ile gösteriyordu.
...
Kitap hakkında bilgi vermeyi sevmem okuyun ama Bazarov'a dikkat edin:)
Bugünlük de yorumlarımın sonuna gelmiş bulunmaktayımmm:)
Her ne kadar sağlıklı bir yorum olmasada kitabımız genel anlamıyla böyle işte:)

9 Mart 2013 Cumartesi

ve sen bunu hiç bilmeyeceksin...


Çok özlemek vardır bazen, 
Hani böyle yanında olsa içine çekercesine sevginin son zerresine kadar koklayarak sarılmak, sarılmak ve sonsuza kadar öylece kalmak 
ÖYLECE
Çok özlemek vardır...
Bir de unuttuğunu farketmek eklenir ya buna
Unutturmaz aslında ama unuttuklarının acısını da alır fitil fitil 
Hiç böyle canının yandığını hatırlamazsın 
Yanmamıştırda zaten, daha önce hiç böyle canın yanmamıştır, bu kadar özlememişsindir kimseyi, bu kadar rüyalarında bile rahatsız etmemiştir kimse seni,  çık git artık rüyalarımdan da hayatımdan da diye ağlayarak uyanmamışsındır.
Unutmak isteyip unutamadığın kimse yoktur onun gibi...
Çok özlemek diye birşey vardır...
Bir de özlediğinin asla gelmeyeceğini bilmek
İşte bir de unutmak vardır
Sonrasında unuttuğunu hatırlamak
Ben unutmadım. 
İnsan kanayan yarasını unutur mu?
Unutmadım işte
Sadece her hatırladığımda unuttuğumu biraz daha fazla acıdı o kanayan yara
UNUTMADIM
AMA 
ÇOK ÖZLEDİM galiba...